31 Ağustos 2012 Cuma

Altın İncilerim

Kolyenin Fiyatı 12 Liradır.
Satın Almak İsterseniz İletişime Geçiniz.



Yeşil Taşlı Zincirler

Kolyenin Fiyatı 15 Liradır.
Satın Almak İsterseniz İletişime Geçiniz.



Sarı Camlı kolye

Kolyenin Fiyatı 12 Liradır.
Satın Almak İsterseniz İletişime Geçiniz.




Renkli İnciler

Kolyenin Fiyatı 10 Liradır.
Satın Almak İsterseniz İletişime Geçiniz.


Paris Viski Kolye

Kolyenin Fiyatı 10 Liradır.
Satın Almak İsterseniz İletişime Geçiniz.



Renkli kolyelerimden

Kolyenin Fiyatı 12 Liradır.
Satın Almak isterseniz İletişime Geçiniz.



Yapay Zeka / 2001

Robot bir çocuğu gerçek bir çocuktan çok seveceğimi hiç düşünmezdim. Annesinin okuduğu pinokyo masalından etkilenip gerçek olmayı diliyor sadece.


Annesi onu gerçek olursa sever diye gerçek olmak için hep mavi periyi arıyor. Mavi periyi bulduğunda gerçekleşen sahnede gözümden dökülen yaşlara engel olamadım.
David tam 2000 yıl onu gerçek yapması için mavi periye dua ediyor.


 Filmin son sahneleri beni öyle ağlattı ki; insan kendini ne sevgi ama demekten alamıyor. Filmde bir karede ‘eski robotlar alınır’ cümlesi geçiyor o sahne çok güldürdü beni ve anladım ki hurdacılık yıllar sonra bile kalıcı bir meslek :))


Hanna / 2011

Daha filmin başında iken avlanılan geyiğe ne kadar üzüldüğümü hatırlıyorum :)
Hanna... Babası tarafından eğitilmiş, hayatı boyunca bir ormanda yaşamış. Babasından başka bir insan görmemiş, başka bir ses duymamış, başka bir ev görmemiş sadece öldürmeye programlanmış bir kız.


Çok donanımlı ve bilgili ama bilgileri sadece kitaplara dayanıyor. İlk kez müzik duyduğunda,ilk eğlenen insanları gördüğünde yada ilk kez tv gördüğündeki heyecanı okadar güzelki. Üzerinden geçen bir uçak gördüğünde nasıl çığlık attığını görmenizi isterim :) Tabiki eğitilmesinin bir amacı var ama bunu söyleyipde filmi elbette bozmam :) babası olarak eric bana'yı görüyoruz. 



Aksiyon sahneleri okadar güzel ve aksiyon müzikleri okadar doğru seçilmişki kendimi o sahnelerde gibi hissettim. Derede çamaşır yıkayan teyzelere ve ispanyollara değinmeden edemiycem. Tempolu müzikleri ve eğlenceleri harikaydı :) Ve filmin sonunu mantıklı bir yere bağlamış olmaları beni mutlu eden kısımlardan. Hanna izlenmesi gerekenlerden...


Arena / 2011

Elimdeki filmleri sırası ile tanımaya devam ediyoruz. Karşımızda meşhur zencimiz Samuel L. Jackson ve alacakaranlıktan tanıdığımız Kellan Lutz var. İsmindende anlaşıldığı gibi 'Gladyatör' tarzı arenada Karşılaşmalar yapılan bir film ama daha modernize edilmiş günümüze uyarlanmış hali.


Daha film başlarken izlediğim ilk sahnelerde arenadaki o dövüşü hevesle ve zevkle internetlerinden izleyen insanlarıda o arenaya atasım geldi, Ne vahşet ama ya. Filmimiz baştan belli ediyor zaten kendini David'in güzel ve hamile olan karısı ölüyor ve david takip edilerek arenaya alınıyor çünkü çok güçlü kuvvetli maşallah :)



Tabi kabullenemiyor arena işini, sürekli kurtulmaya uğraşıyor bu beladan ve sürekli elektrik yemektende bıkmak bilmiyor. Bir süre sonra kaçışı olmadığını anlayıp kendini dövüşlere veriyor hali ile ve 2. dövüşte karşımıza çıkan sürpriz oldukça sinir bozucu tabi, dövüşlerden sonra pansuman yapıldığı sahneleri güzel ayarlamışlar ayrıca tek ayağı üstünde zıplayarak şınav çektiği sahneye bayıldığımıda söylemeliyim :) Fİlm kendini izlettiriyor ve içinde geçen küçük sürprizler yetmezmiş gibi birde sonunda büyük bir sürpriz yapıyor bize. İzlemenizi önereceğim filmlerden. İyi  seyirler...

Leon / 1994

Eğer son kez film izleyeceğimi bilseydim tercihim Leon olurdu. 
Küçük kız ve büyük adamın aşkı.  Leon ve mathilda. 


Mathilda beklenmedik bir zamanda leonun hayatına girer ve hayatında her zaman aynı işleri yapan leon bir anda farklı bir yaşamın içinde bulur kendini. Mathilda çok küçük olsada büyük sevgisi leonun kalbini ısıtır. Filmdeki replikler ve oyunculuk kalbimin en sıcak yerinde. Kendinize bir iyilik yapın ve bu filmi izlemeden ölmeyin.




Filmimizi anlatan en güzel sahnelerdendir kendisi...



Köstebek / 2006

filmimizde leonardo di caprio ve matt damon boy gösteriyor. Ben her zaman sonunda 'vay anasını' dedirten filmleri tercih ettiğim için çokda hayran kalmadım.
Yani konuyu filmin başından açık ediyorlar. Kötü bir adam ve onun yetiştirip polis departmanına soktuğu bir köstebek ve polis departmanınında kötü adamın birliğine soktuğu bir köstebekten ibaret :))



Yinede oyunculuklar güzel sergilenmiş, bu kadar övülen bir film olunca bende izlemek istedim. Sonunda 'birşey çıkacak' ümidi ile devam ettim fakat dediğim gibi konu bundan öteye gitmiyor. Yinede izlemek isterseniz zaman kaybı değil, iyi seyirler.



İntikamın Bedeli / 2011

Nicolas cage'in filmleri yanıltmaz bizi genelde, buda yanıltmayan filmlerden. Will yani nicolas cage çok mutlu bir evlilik sürmekte ama heryerde olan bu pislik heriflerden teki aniden ortaya çıkıp laura yani will'in karısını darp edip tecavüz ediyor. Will bu acıyla hastanede karısının başında beklerken 'hop' gökten takım elbiseli esrarengiz bir adam beliriyor. Bu arada guy pearce yani bu esrarengiz adamımız 'isyan' filminde de oynamış nadir adamlarımızdan biridir.



Konumuza dönersek esrarengiz adam will'e kısacası 'istersen karına tecavüz eden adamı bize bırak, biz ağız burun dalar icabına bakarız. Şehrimizde bu tarz  olaylar olmasını istemeyen bir tür organizasyonuz' tarzında bir kaç nutuk atıyor. Will başta uygunsuz bulsada içi köpürüyor tabi adamın güzel evliliğin içine ettiler sonuçta, o yüzden 'tamam diyor adam sizindir' işte olaylar bundan sonra kopuyor. Bende bu durumda olsam böyle birşey isterdim sanırım ama sonuçlarını düşünmek lazım Gerçekten will'cağızın başı dertten kurtulmuyor film boyunca. Son derece güzel bir filmdi. İyi seyirler



Beyin Avcıları / 2005

7 kişi bir adaya düşüyor diye başlayan bir film gibi :) 7 fbı ajanı eğitilmek için simülatör olan bir adaya bırakılıyor, yani gerçek olaylarda ne yapacaklarını öğrenmeleri için gerçekçi bir oyuna gönderiliyorlar ve simülatör olan bu olay ölümlerle gerçeğe dönüşüyor.


 
İÇlerinde bir katil var o'mu bu'mu derken film bizi alıp götürüyor. Tuhaf tuzaklar, kandırmacalar dolu filmde. 'Hah' diyorsun 'işte katilimiz kendini gösterdi' sonra başkası giriyor işin içine 'tüh' diyoruz bu sefer 'adamcağız boşuna öldü o değilmiş' ama o değilse neden öldürülmeden önce katil oymuş gibi dellendi onuda anlayamıyoruz tabi. Velhasıl film sürükledi, ve güzeldi. Boşa zaman harcamazsınız, 'kim katil?' derkende iyi bir beyin jimnastiği yapmış olursunuz.  İyi seyirler.






Göz / 2008

izlemediğim filmlerden önüme 6-7 tane dizdim ve rastgele birini izliyim dedim ve 5-6 kere yapmama rağmen hep bu film denk geldi nedense. 'eh bu kadar ısrara hayır denmez' dedim ve izlemeye başladım. 



Konu farklı en azından, izlemedim ama bir 'gammaz yürek' filmi vardı Kalp nakli yapılan adam kalbini naklettikleri kişinin ölümüne dair olaylar görüyordu.Bu filmdede Sydney (jessica alba) 5 yaşından beri görmeyen bir kız ve göz nakli imkanı çıktığında ameliyat oluyor ve bazı tuhaf şeyler görmeye başlıyor. Hayali insanlar, ruhlar ve sürekli yangınla ilgili hayaller görüyor çok geçmeden bunların nakledilen gözlerle alakalı olduğunu anlıyor ve merakı artıyor sonrada bu işin peşine düşüyor. Alışılmışların dışında farklı bir film izlemek isterseniz bence uygun bir film. Tabi filmin sonunda bize şaşırtan olaylarda sunulmuş. İyi seyirler dilerim.


2012 / 2009 Yapımı

Senelerdir sözü edilen bu meşhur filmi 2012 yılı bitmeden artık izlemeliyim diye düşündüm. Filmin konusunu hepimiz biliyoruz zaten güneş patlamaları oluyor, dünyanın çekirdeği ısınıyor ve dünyanın sonu geliyor derken karşımızda john cusack'ı görüyoruz. Jeologlar incelemeler yaparken aniden ısıların artışını fark ediyorlar ve yer kabuğu çatlamaya başlıyor bla bla...
Çoğu filmde olduğu gibi bu filmimizdede aklını kaçırmış gibi görünen ama herşeyi bilen bir adet  adamımız mevcut yani charlie Onun sitesindeki animasyonlu anlatıma bayıldığımı söylemeliyim :)

 Düşünüyorumda birgün olacağını biliyoruz. Ne korkunç ama... Birden bire yer kabuğunda çatlaklar olması, bol fay hattı olan bir dünya,volkanlar, seller. Hepsinin bir anda ve heryerde olması gerçekten korkunç ama birgün olacak bunu biliyoruz işte. Filmde bu tarih 21-12-12 olarak belirtilmiş 'acaba?' demeden geçemiyoruz tabiki nede olsa az bir zaman kalmış. Birde aklıma gelmişken bu 2012'de kıyamet kopacak söylentileri çıktığı zamanlar internette 'kurtarma botları','özel ilk yardım çantaları' vs.ler satışa sunulmuştu. Ne sanıyor bu insanlar kendini? Kıyamete karşı durabilecek zekada ama bunun işe yaramayacağını düşünemeyecek kadar salak mı? ve bu ürünler kapış kapış satılmıştı.Ne komedi ama. İşte filmimizdede kurtuluş adına özel gemiler için biletler satılmış bulunmakta. Bol efektli bir film asfaltların parçalanması çatlaması gayet güzel canlandırılmış. Yollar paramparça olurken araba kullanan iki teyzenin 'yumurtalara dikkat et hayatım?' derdinde olmasıda gayet güzel tabi herneyse belalarını buldular zaten. Kıyamet yaklaştığında olacak görüntülerden biri olan yeryüzünün yok olması yani üzerinde arabalar evler ve insanlarla birden yerin dibine yol alması demek istiyorum. İşte  bu görüntü filmimizde okadar güzel efektlendirilmişki sırf bu görüntüler için bile tavsiye edebilirim.


 

Gebelikte Görülen Rahatsızlıklar

Mide Rahatsızlıkları
Gebelikte midede ekşime, yanma olayları sık görülür. Bunlar gebeliğin ilk başında meydana gelirse de bazı gebelerde doğuma kadar sürebilir. Midenin ağzını kapatan kasların esnekliğini yitirmesi sonucu salgılanan salgıların yemek borusuna doğru çıkması midede yanma ve ekşimelere neden olur. Yağlı, baharatlı gıdalardan ve kızartma türü yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Özellikle gebeliğin ilk aylarında mide bulantısı ile beraber görülür.

Baş Dönmesi, Bulantı -Kusma
Baş dönmesi, bulantı ve kusmalar bazı gebelerde şiddetli olabilir. Böyle durumlarda gebe iyi beslenemez. Düzenli olarak tartılmalıdır. Kilo kaybı olursa mutlaka doktora danışılmalıdır.

Kabızlık
Gebelikte en sık görülen ve rahatsızlık verici olan durumlardan biridir. Kabızlığın nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun bağırsaklara yaptığı baskıdır. Bu problemle baş etmenin en önemli yolu, diyeti düzenlemektir. Liften zengin yiyecekler ve fazla sıvı alma kabızlığı önler veya hafifletir. Her türlü çiğ sebze meyve, yeşil salata, kepek ekmek vb. yenmelidir. Meyve ve sebzeler gebenin ihtiyacı olan lifi almasını sağlar. Kuru kayısı, kuru erik ve incir kompostoları da kabızlığa iyi gelir. Sabah kahvaltısından önce bir bardak ılık su içmek her gün sabahları aynı saatte tuvalete gitmeyi alışkanlık haline getirmek, günlük yürüyüşler yapmak alınacak diğer önlemlerdendir.

Hemoroit( Basur)
Anüs girişinde yer alan toplardamarların genişlemesidir. Uterusun yaptığı basınç sonucu o bölgedeki damarların yukarı doğru akışı bozulur. Hemoroit sonucu görülen en önemli belirtiler; kanama, kaşıntı ve ağrıdır. Kabızlık hemoroidin oluşmasına sebep olur. Genellikle gebeliğin sonlarında gelişir ve doğumdan sonraki ilk günlerde çok rahatsız eder. Gerekli önlemler alınırsa doğumu takip eden ilk üç ayda tamamen kaybolur. Meyve sebze gibi bol lifli gıdalar yemek ve bol miktarda sıvı alarak kabızlıktan korunmak gerekir. Ilıkbanyo yapmak, buz paketli kompresler uygulamak, yumuşak tuvalet kağıtları kullanmak ve sert sandalyelerde uzun süre oturmamak hemoroit, sıkıntılarını rahatlatır.

Bacaklarda Kramplar:
Özellikle gebeliğin son aylarında görülür. Bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesi ile sinirlere basınç sonucu meydana gelir. Kalsiyum ve vitamin eksikliğinden de olabilir. İyi beslenmesi gerekir. Özellikle B ve D vitaminleri alınmalıdır. Sık krampları olan gebeler düzenli yürüyüş yapmalı, dinlenmelidir. Kramp anında bacağını hafifçe kaldırıp karnına doğru çekmesi yararlıdır.

Varis
Varis, bacaklarda toplardamarların genişleyip kabarmasıdır. Uterusun giderek büyümesi, kanın bacak toplardamarlarından geriye dönüşünü engeller. Bu durum bazı gebelerde varislere yol açar. Bacakları yukarı kaldırarak dinlenmek, yürüyüşler yapmak uzun süre ayakta durmamak bu durumu önleyebilir. Sıkı lastikli çorap giyilmemelidir.

Sık İdrar Yapma:
Gebeler ilk ve son aylarda sık idrara çıkarlar. Uterusun büyüyerek mesane ve böbreklere baskı yapması sık idrar yapmaya sebep olur. Eğer idrarda yanma hissedilirse, idrar yollarında iltihaplanma olabileceği için mutlaka doktora başvurulmalıdır. Ayrıca vulva temizliğine de dikkat edilmelidir.

Diş Çürümeleri:
Gebelik sırasında tükürük, diş minelerini etkileyebilen maddelerle daha fazla yüklü olduğundan, dişler tehlikeyle karşı karşıyadır. İyi beslenmeme durumlarında kalsiyum ve flor yetersizliğine de bağlı olarak dişler çürümeye meyillidir. Çürümeyi önlemek için dişler düzenli olarak fırçalanmalı, süt ve süt ürünlerinden yeteri kadar tüketilmelidir. Ayrıca ilk aylarda meydana gelen kusmalar sebebiyle ağızda asit kalabilir. Bu da diş çürümesine sebep olur. Kusmalardan sonra ağız yeterince çalkalanmalıdır.

Battleship / 2012

Bilimkurgu severler buraya. İŞte Rihanna'nında rol aldığı meşhur filmimiz... ELimizde Yıllardır süregelen dünya gibi yaşanacak bir yer bulmak için projeler üreten nasa, birde sürekli başı belaya giren ve abisinin emri ile donanmaya katılan adamımız alex var. Dediğim gibi Nasa dünya ısısında olan başka bir gezegen aramak için uydulardan uzaya sinyaller gönderiyor ve başka canlılar varsa bizimle iletişime geçmesini istiyor. Deniz donanmasındaki adamlarımızda denizde tatbikattayken olaylar başlıyor.





Filmde, efektlerde, konuda gayet güzel ama beğenmediğim tek nokta varki; ateş anındaki sarsıntılar güzel yansıtılmamış. Tonlardan daha ağır olan bir uzay gemisi denizde bir yerden diğerine uçup konduğunda o alanda resmen tsunami etkisi yapması lazım ama dibindeki bot bile sarsıntıdan etkilenmiyor, sadece kendi çevresinde bir dalgalanma olup duruyor ve filmi izlerken insan 'ne güzel gül gibi yaşıyordu insanlar ne zorun vardıda ortalığı karıştırdın nasa' demekten kendini alamıyor. neyseki film ve efektler  gayet güzel kurgulanmış, filmin sonuna kadar 'onlar mı kazanacak?','ay yarabbim ne olacak?' derken zaman çabucak geçiyor. Neticede gönül rahatlığı ile izleyin...



30 Ağustos 2012 Perşembe

EvDE PiNeklEMeLer

Bazen kalkmak bile istemiyor insan miskinleşiyor. Siniyorsun yatağa uyuyor uyuyor ve uyuyorsun. Bi yandan annenin 'saat kaç oldu hadi kalk' , ' hadi bak aşk-ı memnu başladı, gel bak gel behlül ne diyor' diye seni heyecanlandırma çabaları ile değişik teknikte uyandırmalara mahkum oluyorsun.
Saat 10.00 - 12.00 - 15.00 olabiliyor sonra kalkıyorum ve günümün ne kadar boşa gittiğini fark ediyorum. Birde uyudukça salaklaşıyor insan. Bazende odama vuran gün ışığı o kadar güzel oluyorki; hemen uyanmak istiyorum.Çıkıyorum mis gibi balkonuma havayı içime çekiyorum işte ozaman başlıyor gün. Sonra içeri girincede 'niye kalktım ben bu saatte be ne yapıcam şimdi diyorum' Çünkü hep aynı şeyler. Temizlik, biraz film, biraz supernatural, birazz kitap, birazda takı tasarımı. Ötesine geçemiyorum ki hiç. Sonra yine sıkıntılar sıkıntılar. Arada bir çıkıyor tek başıma sinemaya gidiyorum, insanlar bana tuhaf tuhaf bakıyor 'ne var arkadaşım hiç tek başına sinemaya giren insan görmediniz mi?' demek istiyorum onlara sonra bakıyorum 'oha lan gerçektende tek başına hiç kimse yok' diyorum. Neyseki sinemalara kredi kartı ile bilet alabilme olanağı sunan makineleri koydularda birde gişedekilerin tip tip bakışlarına maruz kalmıyorum sanki evde izliyor gibi 2 saatte sağa sola bakmadan filmimi izleyip yine kaçamadığım evime dönüyorum.



Kapana kısılmış gibi hissediyorum bazen. Bana bi eğlence lazım diyorum düşün düşün bulamıyorum, en büyük eğlencem takı tasarımıdır mesela. Hayatımda cvlere yazılan hobilerin 'film izlemek, kitap okumak' harici ilk eğlencem ilk hobimdir takılarım.
Karga burnu, pense, kutu kutu boncuklar ve görev tamam. Bi yerden sonra onlarda sıkıyor insanı. Vay arkadaş diyorum bazen maymun iştahlımıyım, aç gözlümüyüm neyim.
Ama kafasını gömeceği bişiler olmalı insanın evin içinde bu yüzden yüzlerce filmim, takılarım ve kitabımla şanslıyım.
çünkü onlar olmasa dışarı çıkmak için bir kaç arkadaş bulmalı ve 'Yaa işte öyle geçen akşam çok mutluyduk ama sonraki gün yanında gamze denen sürtüğü gördüm' , 'Geçen gün c&a'da bi ceket gördüm ayyyyyy onu kesinlikle almalıyım' , 'Bu çocuk banamı bakıyor, çokda tatlııı' gibi konuşmalara maruz kalmalıyız.
Ne kadar sıksada evde kalmak daha iyi oluyor ozaman. 'EV kuşuyum ben hiç çıkmam dışarı hi hi hi' diye avutabiliyorum ozaman kendimi. Evde sünepeleniyor ve şarkımı dinliyorum. 


26 Ağustos 2012 Pazar

Terminal / 2004

Bir doğu Avrupa vatandaşı, ülkesini yaşanmaz bir yer haline getiren savaş sonucu evsiz barksız kalır. Yeni evine gitmek üzere New York'da bir havaalanında beklerken, aklının ucundan geçmeyen bir olay gerçekleşir.
Ülkesindeki ani bir siyasal gelişme sonucu  ülkesi haritadan silinmiştir. Bunun sonucunda ise pasaportu ve kimliği geçersiz hale gelmiştir...

Havaalanından ayrılması, kanunlar nedeniyle yasadışı hale geldiği için havaalanında yaşamaktan başka çaresi yoktur. 





  
Kişisel Yorumum:
Bilindiği üzere son derece övgü almış filmlerdendir terminal.
Bazen tebessüm ettiğimiz filmde Victor'ın son derece saf/masum olduğunu görüyoruz.
Filmi övülüğü kadar beğenmedim ama En begendiğim sahne Victor'ın terminalden dışarı adım attığı sahnedir. Oradaki özgürlük ve temiz havayı ben bile içimde hissettim.
İyi seyirler....